10 Ekim 2015 Cumartesi

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN (KİM?)

       Barış için sokağa çıkana kim silah doğrultur ki; Öyle değil mi, hani bu ülkede herkes barış herkes refah herkes huzur istiyordu. Bu soruya herkes kendince bir cevap veriyor..

     Ben kendi kendime sorup duruyorum ve kendime verdiğim en mantıklı cevap İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN...

       Bir barış mitingi için sokağa dökülen insanları öldürmek ( 10/10/2015 23:55 itibariyle 95 vefat)  ve savaş ortamındaki bazı Ortadoğu ülkelerinde meydana gelen herhangi bir patlamadan çok daha fazla kayıp verilmesi münferit bir olay ile elbette açıklanamaz. Geriye kalan bir diğer ihtimal BU OLAYLARI KİMİN, KİM İÇİN VE NE İÇİN YAPTIĞI sorusunun cevabıdır..
     Elbette çıkarlar doğrultusunda bu sorunun birçok farklı cevabı verilebilir ancak şunu görmek gerekir ki; söz konusu karanlık ve cahil anlayışın hizmet ettiği güç İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN dır. Bu gücün kaynağını tek bir odakta aramak ve bunun üzerinden siyaset yapmak devamla olabilecek olaylara zemin hazırlayacaktır. Bir kesim bu patlamayı bizzat AKP nin yaptığını açıkça beyan ederken bir kesim de bu olayları oy arttırmak için bizzat HDP nin planladığını söylüyor.. İfade özgürlüğü kapsamında insanlar istediği teşhiste bulunabilir, benim buna lafım yok ancak bu ortamda bu tür siyasi teşhislerin kimseye faydası yoktur. Esas olan buradaki bilinçli veya bilinçsiz GÜVENLİK AÇIĞI dır. Bu güvenlik açığının üzerine gidildiğinde son noktada İÇİMİZDEKİ DÜŞMANA ulaşacağımızdan eminim. Ve bu ülkede bu tür kahpelikler dönem dönem çok sayıda gerçekleştirildiği için KOLLEKTİF BİLİNÇ kurularak bir şeylerin alenileştirilmesi çok da zor olmayacaktır. Bu ülkedeki BARIŞÇIL, HÜMANİST topluluk YENİ BİR YÖNTEM GELİŞTİRMELİDİR. KAHPELER, CESARETTE TEZAHÜR EDERLER ANCAK BU DEMEK DEĞİL Kİ CESARETTEN ÖDÜN VERİLSİN ANCAK CESARETİN YANINA AKLI ve MANTIĞI KOYUP EMİN ve İHTİYATLI ADIMLARLA İLERLEMEK LAZIM.

     Bugün televizyonu açtığımda karşıma çıkan tablo karşısında KANIM DONDU, KAHROLDUM AMA BİLİYOR MUSUNUZ, ŞAŞIRMADIM!.. Zira olabilecekleri çok iyi bilirken MAALESEF ENGEL OLAMIYORUZ. İŞTE TAM DA BU NOKTADA YÖNTEM SORGULAMAK LAZIM; Yukarıda da belirttiğim gibi bunun yolu KOLLEKTİF BİLİNÇ GELİŞTİRMEK, İDEOLİJİK DÜŞÜNCESİ YA DA HAYAT TARZINA BAKILMAKSIZIN BARIŞÇIL BÜTÜN İNSANLARIN KENETLENEREK CANAVARLARI YENMESİDİR. İNSANLIK ONURU, GURURU, YAŞAM SEVİNCİ CEHALET VE ŞİDDETİ YENECEKTİR!..   

    ARTIK ÖYLE BİR HALE GELDİK Kİ; DUYGULARIMIZ DONDU, ACIMIZI HİSSEDEMEZ HALE GELDİK...

GÜZEL ÜLKEMİN ARTIK BAŞI SAĞ OLDUĞU KADAR DİĞER ORGANLARI DA SAĞ OLSUN... ÇÜNKÜ BİZ BAŞSAĞLIĞI DİLEMEKTEN ÇOK YORULDUK VE ARTIK BAŞ SAĞLIĞI DİLEMEK ZORUNDA KALMAK İSTEMİYORUZ!.. 

4 Eylül 2015 Cuma

MÜLTECİ SORUNUNUN ULUSLARASI TOPLUMUN DAVRANIŞI ve TÜRKİYE HUKUKİ MEVZUATI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Aklımda beliren soru;
MİNİK AYLAN'IN SEBEBİ KİM?

Dünya'da iç savaşların olduğu her dönemde MÜLTECİ sorun ve dramları yaşanmıştır. İçinde bulunduğumuz dönemde  Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışmalar nedeniyle masum sivil halk ağır bedeller ödemektedir. Gerek Şengal Dağı'nda açlıktan ölen çocuklar gerek bugün cansız bedeni kıyıya vuran çocuk ve diğer mülteciler Uluslarası Toplumun pasif katkısıyla meydana gelen dram tablolarıdır.

Peki nedir Uluslarası toplum? 

Uluslarası toplum Birleşmiş Milletlerden en küçük ülkelerde faaliyet gösteren STK lara varana kadar herkestir. Bugün Birleşmiş Milletlerin Mülteci Hukuku konusunda duyarsızlığı açıktır. Bunun yanında Arap ülkeleri herhangi bir şekilde Mülteci KABUL ETMEZKEN Türkiye gibi ülkelerde ise aşırı göçten çekinildiği için Mülteci adı altında değil Geçici Hukuki Koruma statüsünde sığınmacı kabul etmektedir. Ve enteresandır ki Türkiye sözleşmeye koymuş olduğu çekince ile sadece Avrupa ülkelerinden gelecek mültecileri yani aslında pek de gelmeyecek olan mültecileri kabul edeceğini bildirmiştir.

İç çatışmadan kaçan Ortadoğulular Türkiye üzerinduen Avrupaya geçmeye çalışmakta ve hukuki yollardan bunu yapamayanlar  (Ki hukuki olarak geçmeleri neredeyse mümkün değil) gayri resmi ve ölümcül yollar üzerinden Avrupa'ya geçmeye çalışmaktadırlar.

Bugün Avrupa Konseyinde imzalanan sözleşmeler ile hukuki yoldan mülteci kabul eden Avrupa ya başvurular BM üzerinden yapılmakta ve kitlesel göçlerde  BM tarafından çok uzun vadelerde randevular verilmektedir. Ancak gayriresmi yollardan Avrupa'ya ulaşmayı başaranlar ise bir şekilde Mülteci sıfatını kazanıp hatta ilerde hukuki yollarla ailesini dahi yanına alabilmektedir. Yani aslına bakarsanız Uluslarası Toplum çaresiz insanlara şunu söylüyor: ''Siz gayri resmi yollardan gelin, eğer olur da yolda ölmezseniz biz sizi kabul ederiz.''

Peki Uluslarası Toplumun duyarsızlığı karşısında ne yapılabilir?

Şüphesiz yapılması gereken bugün olduğu gibi Aylan'ın cansız bedeni üzerinden GÜNAH ÇIKARMAK değil, Aylan'lar yitirilmeden önce ülke ve uluslarası toplum politikalarına karşı ses çıkarmak, haykırmaktır. Zira Aylan vakası ilk değildir ve böyle giderse de son olmayacaktır. IŞİD den kaçan Ezidiler Şengal Dağında çocuklarının AÇLIKTAN ÖLMÜŞ CANSIZ BEDENLERİ BAŞINDA ÇARESİZ BEKLERKEN alınan görüntüler  Sosyal Medya ve sair alanlarda paylaşılmıştı ancak belki de Aylan kadar simgeleşememişlerdi. Elbette acılar yarıştırılamaz ve bir acı diğerinden üstün değildir. Ancak varmak istediğim nokta şu ki; Şengal Dağı'nda açlıktan ölen çocuklar ve diğer vakalara duyarlılık gösterilseydi. Ya da böyle dramların yaşanacağı öngörüldüğü halde aktive olunsaydı, Aylan belki bugün yaşıyor olacaktı.

Aylan'a belli ki herkes üzüldü ama EN KOLAY ÇARESİZLİKTİR ÜZÜLMEK ve bu durum çoğu zaman BİLİNÇLİ veya BİLİNÇSİZ GÜNAH ÇIKARMADIR.

Türkiye Mülteci sorununu çözebilecek ve bu durumu  uzun vadede kendi lehine çevirebilecek bir ülkedir.

Ben Aylan'ın kıyıya vurmuş cansız bedenini gördüğümden bu yana kendimde değilim, aynı şekilde Şengal Dağı'nın tepesinde açlıktan ölen onlarca çocuğun cansız bedenlerini gördüğümde de günlerce kendime gelemedim.

Ancak ne yazık ki ölümün geri dönüşü yok. Günlerce ve belki aylarca Aylan'a ağlamak, ah etmek ve sonrasında unutmak, tekrar üzülmek için yeni cansız çocuk bedenleri beklemek demektir.

SOMUT OLARAK SÖYLÜYORUM; AĞLAYIP SIZLAMAYI BİR KENARA BIRAKIN, AYLAN İÇİN YASIMIZI TUTTUKTAN SONRA TÜRKİYE'NİN MÜLTECİ HUKUKU KONUSUNDAKİ İÇ VE DIŞ MEVZUATININ YENİDEN ve İNSANCIL ŞEKİLDE DÜZENLENMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPALIM. SONUÇ VERECEK OLAN TOPLANTILAR, ÇALIŞTAYLAR DÜZENLEYELİM, MEVZUATIN GELİŞTİRİLMESİNİ SAĞLAYALIM. KARDEŞLERİMİZE GERÇEKÇİ OLARAK KUCAK AÇALIM.

AĞLAMAK ve UNUTMAK BİZİM EN KOLAY YAPTIĞIMIZ DAVRANIŞ BİÇİMİDİR. BU DAVRANIŞ BİÇİMİ DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE GEREK ÜLKE İÇİ GEREK ÜLKE DIŞI ve ÜLKEYE YANSIYAN BİRÇOK DRAM YAŞARIZ.

İNSANLARIN ÖLMEDİĞİ, ÇOCUKLARIN ÖLMEDİĞİ GÜZEL BİR ÜLKE İNŞA ETMEK VE BU GÜZELLİĞİ TÜM DÜNYAYA YAYABİLMEYİ İÇİM KIRGIN AMA UMUDUNU YİTİRMEMİŞ HALİMLE İÇTENLİKLE DİLİYORUM.  


AV.SERDAR ÖZGÜNEY

31 Ağustos 2015 Pazartesi

2015 ADLİ YIL AÇILIŞ MESAJI AV.SERDAR ÖZGÜNEY


İnsan haklarına saygılı değil İNSAN HAKLARINA DAYALI.

DEVLET DEĞİL VATANDAŞ ODAKLI.

ÇARESİZ VE UZUN YARGILAMA SÜREÇLERI DEĞİL, HIZLI, AKTIF VE HAKKA DAYALI YARGILAMANIN OLDUĞU,

HALKIN ADLİYEYE GIRMEK İÇİN SIRA BEKLEMEDİĞİ, ADALETİN HERKESE İLK SIRADA VE EŞIT SAĞLANDIĞI,

AVUKATLARA DOLAYISIYLA SAVUNMAYA EL SÜRÜLEMEYEN 
YENİ BIR ADLİ YIL OLMASINI DİLERİM.. 

YENİ DÖNEMİN,HERKESE ADALET ve HUZUR GETIRMESİ DİLEĞİYLE...

NOT: UMUT ETMEKTE HER ZAMAN FAYDA VARDIR..;)

ÖZGÜNEY HUKUK & DANIŞMANLIK

7 Nisan 2015 Salı

AVUKAT - KUVVETLER AYRILIĞI -SİYASET

AVUKAT - KUVVETLER AYRILIĞI -SİYASET

BİR TOPLUMU DEĞİŞTİREN VE GELİŞTİREN KURUMLARDAN BİRİ AVUKATLIK KURUMUDUR.

AVUKAT YARGI MENSUBU BIR KAMU GÖREVLISI OLMASININ YANINDA MAAŞ V.S. ÖZLÜK HAKLARI AÇISINDAN BİLE DİĞER YARGI MENSUPLARINDAN FARKLI OLARAK DAHA BAĞIMSIZDIR VE ENTELLEKTÜEL BIR MESLEK KURULUŞUNUN BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR BİR ÜYESİ OLARAK YASAMA VE YÜRÜTME ERKLERİNİ, YARGILAMA YOLUYLA DENETLEYEBİLECEĞİ GİBİ SÖYLEMSEL VE EYLEMSEL OLARAK DA DENETLEYEBİLİR, BU HUSUS YASA VE ANAYASAYA SON DERECE UYGUNDUR, DOĞAL HUKUKUN DA TA KENDİSİDİR.

ZIRA YASAMA VE YÜRÜTME ERKLERI DE KARŞILIKLI OLARAK YARGIYI DENETLEYEBİLİR. ERKLER AYRILIĞI BİRBİR İŞİNE KARIŞAMAYAN, BIRI DİĞERİNİN YERINE GEÇMEDEN BİRBİRİNİ DENETLEME ESASINA DAYANIR.

AYRICA SIYASET BİR FELSEFEDİR VE HER İNSANIN BU KONUDA KONUŞMAYA HAKKI VARDIR.
SİYASETİN SADECE SIYASAL PARTILER TARAFINDAN YAPILABILECEĞI ZİHNİYETİ, 12 EYLÜL DARBE ZİHNİYETİNİN BIR PARÇASI OLUP SON DERECE SIĞ, GEREKSİZ VE EGEMENLERCE SIĞINILAN BASIT BIR KİSVEDİR.

ELİNDE BU YETKIYI BULUNDURAN BIR AVUKATIN BUNU SONUNA KADAR KULLANMASI AYNI ZAMANDA GÖREVİDİR. BIR AVUKATIN BU BASIT KISVEYİ GİYMESİ GEREKTİĞİ ELBETTE DÜŞÜNÜLEMEZ!..

6 Nisan 2015 Pazartesi

"KİM OLUYOR BU AVUKATLAR" SORUSUNA BİRKAÇ CEVAP:
Hani şu senin "çantalı hırsız" dediğin ama "SENİ BELKİ BIR KEZ DAHİ GÖRMEMİŞ VE ÖNÜNDEKİ DOSYADAN GAYRI TANIMAYAN MAKAMLAR ÖNÜNDE;
SENI SAVUNAN, HAKKINI HER SURETTE KORUYAN" kişidir AVUKAT.
Herkes seni toplumdan dışlarken savcı hakkında 100 yıl hapis cezası isterken hakim o cezayı vermek üzereyken "DURUN, BU İNSAN DA BIR ZAMANLAR BİZİM GİBİYDİ, ONU BU HALE NE GETİRDİ? CEZANIN AMACI KİŞİYİ VE TOPLUMU CEZADAN ARINDIRMAKTIR" diyen;
TOPLUMU CEZADAN ARINDIRANDIR AVUKAT.
"EY İNSAN, SENİN MAHREMİNİ GIZLEMEK İÇİN ÜSTÜNÜ ARATMAYAN, SONUNA KADAR DİRENENDİR!" AVUKAT.
"EY İNSAN, MAHKEME SALONUNDA SENIN HAKLARINI SONUNA KADAR SAVUNANDIR AVUKAT.
EFENDİSİ OLMAYAN AMA KÖLESI DE OLMAYANDIR AVUKAT.
DÜZENİ BOZUK SİSTEMLERİN ÇANINA OT TIKAYAN, TUZUN BİLE KOKTUĞU ORTAMDA SIĞINILACAK TEK KURUMDUR AVUKAT.
YARGISIZ İNFAZIN ANAHTARIDIR AVUKAT.
EN GÜÇLÜNÜN DE BIR GÜN IHTIYACININ OLABILECEĞİ KURUMDUR AVUKAT.
GÜÇLÜYE EYVALLAH GÜÇSÜZE YALLAH DEMEYEN, HER SURETTE HAKLININ YANINDA OLANDIR AVUKAT.
HER SURETTE SAVUNMA HAKKININ KUTSALLIĞINI SAVUNANDIR AVUKAT.
Avukatın olmadığı bir dünya inanın kimsenin yaşamak istemeyeceği bir dünyadır.
Bir düşünün; bir kurum var, hem yargılıyor hem ceza veriyor. Bırak suç işlemeyi, söz söylemeye, sokağa çıkmaya korkan silik bir toplum, güdülen ve bugün çıkarları sağlanan ama yarın alaşağı edilen insan toplulukları. Kısaca Kaos Ortamı!
BİZ AVUKATLAR BÖYLE BIR DÜNYAYA GIDEN YOLLARI SONUNA KADAR TIKAYACAĞIZ.
HUKUK İÇİN ADALET, ADALET İÇİN AVUKAT DEMEYE DEVAM EDECEĞIZ.
EY İNSAN;
SEN FARKINDA OLMASAN DA BEN HER ZAMAN SENI SAVUNUYORUM, DİLİNE, DİNİNE, IRKINA, RENGİNE VE SAIR HIÇBIR ÖZELLİĞİNE BAKMAKSIZIN.
KIYMETİNİ BİL, AVUKATA / AVUKATINA SAHİP ÇIK.
DÜZENİ BOZUKLUĞUN GELENEK HALINE GELDİĞİ, HUKUKSUZ BİR DÜNYA İSTEMİYORSAN "5 NISAN AVUKATLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN" DIYE HAYKIR..
AV.SERDAR ÖZGÜNEY